1980 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun “Bir veya birden fazla organıyla tedavi edici veya hastalıkları önleyici olabilen ya da herhangi bir kimyasal-farmasötik sentezin öncüsü olabilen bitki çeşitleri” olarak tanımladığı tıbbi bitkiler bugün çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılıyor.
Günümüz modern bilimlerinin keşfettikleri yeni kimyasal maddelerin büyük bir çoğunluğu bu bitkilerden elde ediliyor; tıp dünyasında birçok hastalığın tedavisine imkân sağlayan ilaçlar da yine bitkisel kaynaklı maddelerden üretilip geliştiriliyor.
Fitoterapi de işte bütün bu sağlığımıza olumlu yönde etki edecek bitkileri mercek altına alıyor. Sarımsağın faydaları nedir, gelincik doğal bir öksürük şurubu mudur, kolesterolü hangi bitki düşürür? Bu tür sorular binlerce yıldır soruluyor ve tartışılıyor. Doğru cevabı verebilecek tek alan ise bitkilerin sırrını çözmeye odaklanan fitoterapi. Çünkü fitoterapi geçmişten bugüne bitkilerin geleneksel kullanımlarından kanıtlanmış tıbbi özelliklerine, hangi bitkinin ne şekilde kullanılırsa fayda sağlayacağından hangisinin zehirli ya da zararlı olduğuna, tüm bu bitkilerin nasıl yetiştirilip, kurutulup, saklanması gerektiğinden nasıl ilaç haline getirileceğine kadar birçok kritik soruya odaklanıyor ve her birini en doğru şekilde cevaplıyor.
Özellikle doğal yaşam trendinin iyice yaygınlaştığı son dönemlerde dünyada bitkisel kaynaklı ilaç ve tedavilere bir yöneliş söz konusu. Ancak bilinçsiz ve yanlış kullanımların önüne geçmek için konu hakkında uzmanlara danışmak ya da bilgi sahibi olmak gerekiyor. İşin iyi yanı ise bunları öğrenmek için şansınız olması, çünkü dünyada da büyük ilgi gören fitoterapi kursları Türkiye’de de düzenlenip bitkilerin tedavi amaçlı kullanımı konusunda eğitimler veriliyor. Kısacası bitkilerin sırrına vakıf olmak sizin de elinizde.
Bitkilerin gücü
Ekinazya: Bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve antivirütik. Kökleri ve toprak üstü kısmı ektsre halinde kullanılıyor.
Stevia Rebaudiana: Paraguay ve Brezilya’da 40 yıldan bu yana şeker hastalarına verilen stevia’dan (şeker bitkisi) elde edilen sıvı haldeki öz su, kan şekerini düzenliyor. Bir tutam şeker bitkisi tozu, bir litre çay, kahve veya diğer içecekleri tatlandırmaya yetiyor. Diyette, şeker hastalığında, yüksek tansiyon problemlerinde kullanılıyor. Ayrıca diş üzerinde plak oluşumunu yavaşlatıyor ve çürük önleyici özelliği sahip.
Misk adaçayı: Çiçekli kısımlarından uçucu yağ elde ediliyor. Bu yağ parfümeri sanayinde terlemeyi engelleyici olarak kullanılıyor. Aromaterapide de zindeleştirici olarak etkili.
Aynısafa (Tıbbi Nergis): İyileşmesi güç yaraları bile tedavi ediyor. Çiçekleri zeytinyağında bekletiliyor, bu yağla yaralar pansuman ediliyor. Çay şeklinde kullanımı ise ülser yaralarının tedavisinde etkili.
Tıbbi papatya: Dişlerdeki apselerde gargara yoluyla sökücü etkiye sahip. Sakinleştirici etkisi var. Suyuyla saç rengi açılıyor.
Keten: Tohum kabuklarında bulunan lignan maddesi hücre yenileme özelliğine sahip. Kolesterolü düzenliyor. Tohumları kullanılırken alınan miktarın en az üç misli sıvı alınması gerekiyor, yoksa bağırsaklarda şişme yapıyor.
Oğulotu: Sakinleştirici. Sinirsel baş ağrıları, kalp çarpıntılarına iyi geliyor. Eski kitaplarda ‘kalbin en iyi dostu’ olarak geçiyor. Uçucu yağı bazı limon kolonyalarında kullanılıyor.
Sarı Kantoron: Sakinleştirici. Zeytinyağında çözülen yağı özellikle yanıklarda kullanılıyor. Mide ağrılarında hafif etkili.
Yünlü Yüksükotu: İçerdiği alkoloidler nedeniyle zehirli. Kalp ritim bozukluklarında içindeki digitalin maddesi etkili.
Gümüşdüğme: Çiçekleri papatyaya benziyor. Standardize edilmiş ekstresi migren tedavisinde kullanılıyor. Eczanelerde bulunuyor.
Kediotu: Bedensel ve zihinsel gerginliklerde sakinleştirici etkili. Ekstre ve çay olarak kullanılıyor. Çayını kullanırken iki haftadan sonra bir hafta ara verilmesi tavsiye ediliyor.
Devedikeni: Ekstresi ya da balla tatlandırılmış tohumları yağlanma, siroz gibi karaciğer rahatsızlıklarında kullanılıyor.