İnsanın Elementleri

Oksijen dışında insan vücudunun yüzde 61'lik bölümü, 24 yaşamsal elementten oluşuyor. Karbon, hidrojen, oksijen, nitrojen ve fosfor, bunlar arasında e n önemlileri... Ancak vücudumuz, uranyum ve altın gibi dünya üzerinde bulunan 90 ayrı elementi de barındırıyor. En ilginçleri, Cambridge Üniversitesi kimyacılarından John Emsley tarafından a'dan z'ye alfabetik sıraya kondu. Elementlerin değerleri, 70 kilo ağırlığındaki bir insanın vücuduna göre düzenlendi.

İ N S A N I N ELEMENTLERİ.

İnsan vücudu çok karmaşık bir yapıya sahip. Genetik kodları oluşturan DNA'lar ve çok sayıda element, yaşamsal işlevlerin daha sağlıklı yürütülmesini sağlıyor. Bu elementlerin üstlendiği görevler çok farklı... Alkolün vücuttan atılmasından, cinsel uyarıma, sinir sisteminin dengelenmesinden, vücut ısısının kontrol edilmesine kadar çok çeşitli amaçlara hizmet ediyorlar. Hiç işe yaramayanlar da var. Ancak, az ya da çok miktarda bulunmaları halinde sorunlara yol açıyorlar...

Çin'de üretilen ilaçların bir kısmı arsenik içeriyor. Hastalığı benzeri ile tedavi etme yönteminde sık kullanılıyor

As - Arsenik (7 miligram)

Pisibalığı, istiridye, midye ve ka­rides gibi deniz ürünlerinden çok miktarda yendiğinde, fazlasıyla arsenik alınmış oluyor. Ancak, insa­nı zehirlemek için yeterli değil. Ar­senik uyarıcı görevi üstleniyor ve kurnaz at yarışçıları, bunu doping amacıyla kullanıyorlar. Bir atın id­rarında arsenik bulunması, ulusla­rarası kurallar çerçevesinde do­ping sayılıyor.

19.yüzyılda Avusturyalı köylü­ler, arsenik için öldürücü doz ka­bul edilen miktarın iki katını, hafta­da 2 ya da 3 kez tüketiyorlardı. Bu sayede yüksek tepelerde daha hızlı yürüyorlardı. Arsenik, Char­les Dickens da dahil pek çok kişi­nin afrodizyak amaçlı kullandığı bir element. Günümüzde, Çinli hekimler, hastalarını arsenikle tedavi ediyorlar. ABD'de de, Trisenox adı verilen arsenik hapı, kan kanseri tedavisinde kullanılıyor. Çünkü normal kan hücrelerinin üretimini hızlandırıyor.

Br - Brom (260 miligram)

Brom, bir anti-Viagra hapı gibi değerlendirilebilir. Negatif şekli Bromür (Br-) cinsel güdüleri durduruyor. Bu nedenle, Kraliçe Victo­ria döneminde cinsel ilişki günah kabul edildiğinden, doktorlar tara­fından çok sık reçeteye yazılıyordu. Bromür, psikiyatrik hastalıkların her türünde ve sakinleştirici ola­rak kullanıldı. Günümüzde toksik madde sayıldığından tercih edilmi­yor. Bromürden uzak durmak isti­yorsanız, marulla kerevizi azaltın ve bol meyve yiyin. Çünkü meyve­de neredeyse hiç bulunmuyor.

Co - Kobalt (2 miligram)

Sinir sistemini düzenleyen ve B12 vitamininin bir parçası olan kobalta vücudun ihtiyacı var. Hay­van B12 vitaminini üretebiliyor; ancak, insan bunu gerçekleştire­miyor. İnsan, bu vitamini sardalye, somon ve yumurtadan sağlıyor ya da bağırsaklarda yaşayan bakteri­lerden alıyor. Vücudun günde 1,5 mikrogram kobalta ihtiyacı var; ama bunun B12 vitamini şeklinde olması gerekli. C kategorisindeki en önemli element karbon... Biyo­lojik moleküllerin her parçasında var olan karbonun vücuttaki mikta­rı 16 kg. Yine kalsiyum (1,2 kg.), bakır (70 miligram), krom (2 milig­ram) ve klor (95 gram), elementler tablosunda C harfi ile başlayan simgelerin en yaşamsal olanları.

Dy - Diprozyum (Yaklaşık 1 mikrogram)

Bu metal, halojen lambalarda çok yoğun ışık üretmek amacıyla kullanılıyor. Aynı zamanda silinebilir CD'lerde de var. İnsan vücu­dunda kemik dokusunda, karaci­ğerde ve böbreklerde bulunuyor; ama kaynağı gizemini koruyor.

Eu- Öropiyum (Yaklaşık 1 mikrogram)

Diprozyum gibi, öropiyum da vü­cutta çok az miktarda bulunuyor. Ancak, nasıl üretildiği ya da nereden alındığı bilinmiyor. Ay yüzeyin­deki kayalar incelendiğinde, dün­yaya oranla çok daha fazla miktar­da var olduğu görüldü. Bilim adam­ları, bu metal yönünden zengin bit­kiler yetiştirmeyi amaçlıyorlar.

F- Fluor (6gram)

Fluor, az miktarlarda olmak kay­dıyla fluorür (F-) kadar gerekli. Ço­ğu kemiklere, özellikle de dişlere giderek güçlenmelerini sağlıyor. İç­me suyu ve diş macununa katılıyor. Ancak vücut, ihtiyacı olan miktarı en çok tavuk, domuz eti, yumurta, patates, peynir ve çay (bir fincanda 0,4 miligram} gibi doğal besinler­den sağlıyor. Denizlerde fazla mik­tarda bulunduğundan balıklar, fluor yönünden zengin...

Ge - Germanyum (5 miligram)

Sarımsak ve ginsengin (Çin'de ilaç yapımında çok kullanılan bir tür kök) germanyum barındırması, bu besinlerin vücuda neden bu kadar yararlı olduğunu açıklıyor. German­yum üstünde yapılan araştırmalar­da, bağışıklık sistemini güçlendirdi­ği ortaya çıktı. Ancak İngiltere Sağ­lık Bakanlığı, bazı besinlerin ger­manyum içermesinin tıbbi açıdan bir değer taşımadığını açıkladı.

H- Hidrojen (7 kilogram)

Hidrojen, DNA'nın öğelerinden biri ve yaşayan her hücre molekü­lünün de bir parçası. DNA içindeki toplam miktarı, su içindeki hidro­jenle azalıyor. İnsan bedeni sağlıklı kalabilmek için, günde 2,5 litre suya ihtiyaç duyuyor. Bunun yarısı suyla diğer yarısı da yiyeceklerle alınıyor. Su kaybeden kişiye çok yüklü miktarda su verilmesi halin­de kişi ölebilir. Çünkü aşırı su, kalp kasındaki sodyum ve potasyum dengesini bozarak ani kalp krizi­ne yol açıyor.

I - İyot (20 miligram)

İyot genellikle, vücut sıcak­lığını denetleyen hormonun üretildiği tiroit bezinde bulu­nuyor. Azı, tiroit bezinin uza­masına bağlı olarak boyun terlemesine: dolayısıyla halsizliğe ve üşümeye ne­den oluyor. Fazlasıysa, aşırı hareketliliğe sürük­lüyor. Yoğun tarım tek­nikleri sonucunda top­rakta iyot azaldığı için, özellikle Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülke­lerde 750 milyon kişide iyot eksikli­ği baş gösterdi. Dünya Sağlık Örgü­tü, 2000 yılında aldığı bir kararla, sofra tuzunda bulunması gereken iyot miktarını kilogramda 15 milig­ram olarak belirledi. Böylece gün­de 5 gramlık iyot alımı ihtiyacı karşılayacak.

Ay yüzeyindeki kayalar üzerinde yapılan araştırmalarda, öropiyum yönünden zengin oldukları tespit edîld

Hidrojenin büyük bölümü suda bulunuyor. Hızlı su kaybı çok tehlikeli.

Db J - Joliotyum

Aslında tabloda J ile başlayan bir element yok. Fransız fizikçi Frederic Joliot-Curie'nin (Marie Curie'nin üvey oğlu) bulduğu 105 joli­otyum elementi, günümüzde dubnium olarak adlandırılıyor. Çok az sayıdaki atomda bulunuyor; ancak, bir dakikadan az süre içinde yok oluyor. Bu nedenle, vücutta zaman zaman ortaya çıkmasına rağmen, miktarına ilişkin bir rakam vermek mümkün değil.

K- Potasyum (140 gram)

Potasyumun K simgesi, elemen­tin Almanca kökenli olan adı "kalium" dan geliyor. Vücutta, en çok kır­mızı kan hücreleri potasyum içeri­yor. Bunu kaslar ve beyin dokusu izliyor. Bir gün içinde alınması önerilen miktar 3,5 gram... Ku­ru üzüm, yerfıstığı, muz, pata­tes, domuz eti, mantar ve çikolata, potasyum açısından zengin besinler. Diyet yapan kişilerin potasyum içeren be­sinleri seçmesi tavsiye edili­yor. ABD'de iğneyle idam et­me sırasında vücuda potas­yum klorür şırınga ediliyor. Bu. kalp atışlarını denetle­yen sinir hücrelerindeki potasyum hareketini en­gelliyor ve kalp duruyor. Aynı zamanda radyoak­tif bir element. Vücutta her saniyede 2.500 potasyum atomu parçalanıyor. Bu durum, do­ğanın genetik değişimi üretmesini destekliyor.

L- Lityum (7 miligram)

Aslında, insan vücudunun bu ele­mente ihtiyacı yok. Ancak, doğada yaygın şekilde bulunduğundan pa­tates, portakal, marul ve lahana gi­bi besinlerle ister istemez alınıyor. 1949'da Avustralyalı doktor John Cade, lityumun domuzlar üstündeki sakinleştirici etkisini keşfetti ve en azılı manik hastasında bunu dene­di. Hastası şaşırtacak derecede sakinleşti; hatta iki ay sonra işinin ba­şına döndü. Günümüzde manik depresyon tedavisinde kullanılıyor. Beyinde manik depresyona yol açan kimyasal iletiyi engelliyor.

Mo - Molibden (5 miligram)

Molibden, alkolü vücuttan atan aldehit oksidaz adlı karaciğer enzi­minin bir parçası. Vücudun ihtiyacı olan en az miktar 0,05 miligram; ancak, alınma miktarının 0,4 milig­ramı geçmemesi gerekli. Aksi takdirde toksik etki yaratıyor. En çok molibden içeren besinler domuz ve kuzu eti, dana ciğeri, yeşil fasulye, yumurta, ayçiçeği çekirdeği, bezel­ye ve yulaf...

Ni - Nikel (15 miligram)

İnsan için yararı olup olmadığı tam olarak bilinmiyor. Ancak, hay­vanlar için yaşamsal bir önem taşıyor. Bu nedenle metali çok az miktarda almak yeterli. Her şeye rağmen, eksikliği insan büyümesi­ni engelliyor. Yiyeceklerdeki çözü­lebilir nikel kolayca emiliyor; an­cak, metal nikel, tenle temas etti­ğinde kaşıntıya neden oluyor. Bu nedenle jartiyerlerinde metal askı bulunanlarda bu kaşıntılar sıklıkla görülüyor.

O2 - Oksijen (43 kilogram)

Vücudun yaklaşık yüzde 60'lık bölümü oksijenden oluşuyor. Su halinde bulunduğundan vücut ağırlığının yüzde 89'undan sorumlu. İn­san beyni işlevlerini sürdürebilmek için oksijene muhtaç. Beyin hücre­leri, oksijen gitmediği taktirde bir dakika içinde ölmeye başlıyor. Yük­sek miktarlarda alınan oksijen de eksikliği kadar tehlikeli. Dalgıçların 10 metrenin altında saf oksijeni so­lumamaları gerekli. Çünkü ciğerle­rinde büyük hasara yol açıyor. Bu durum yüzünden boğulan pek çok dalgıç var. Bu nedenle, yükseltilmiş oksijen bileşimi "nitrox" kullanma­ları tavsiye ediliyor.

P- Fosfor (780 gram)

Doğada sadece fosfat olarak bu­lunuyor. Fosfor atomu 4 oksijen atomuna bağlı. İskelette kalsiyum fosfat şeklinde mevcut, ancak, be­yin de bol miktarda fosfor içeriyor. En etkin hali, günde, saatte 1 kg. gibi yüksek bir miktarda üretildiği ve dönüştürüldüğü enerji molekü­lü ATP içinde yer alıyor. İnsan is­keleti, yüklü bir fosfat rezervi ka­bul edilebilir. Ton ve somon balığı, sardalye, karaciğer, hindi, tavuk, yumurta, peynir zengin fosfor kay­nakları.

Rb- Rubidyum (680 miligram)

İnsanın rubidyuma ihtiyacı yok; ancak, vücut diğer gerekli element­lere oranla daha fazla miktarda ru­bidyum içeriyor. Bu durumdan po­tasyumun sorumlu olduğu söylene­bilir: çünkü, bu iki element doğada birlikte bulunuyor. Bitkiler her ikisi­ni birden emiyor; ama, potasyu­mun emilme oranı rubidyuma göre daha fazla. Soya fasulyesi, çimen ve elmada en çok, çay ve kahvede ise az miktarda var.

Se - Selenyum (14 miligram)

Vücudun her hücresi, kanser ve kısırlığa karşı koruma sağlayan milyonlarca selenyum atomu içeriyor. Saç, böbrekler ve erbezleri en yüksek düzeyde bulunduğu bölüm­ler. Vücudun gereksinim miktarı çok az bile olsa aşıldığında, selen­yum zehirlenmesi riski ortaya çıkı­yor. Bunun en açık belirtisi, nefes almada zorluk ve metil selenyum gazının yol açtığı ağır vücut koku­su. Erkekler için tavsiye edilen gün­lük miktar 75 mikrogram, kadınlar­da ise 60 mikrogram... Genellikle kahvaltılık tahıllar ve kepekli ek­mek yoluyla alınıyor. Brezilya fındı­ğında çok bol miktarda bulunuyor. Ton balığı, morina balığı, somon ve yer fıstığı diğer yoğun olduğu be­sinler. İtalya'da çok sevifen "Albatrellus pes-caprae" türü kültür man­tarının 100 gramında 3.700 mikrog­ram selenyum var. Bu miktarda mantarla yapılacak bir yemek gün­lük dozu 8 kat aşıyor.

Si - Silikon dioksit, Kuvarts (1 gram)

Silikon kemik büyümesinde etki­li, aynı zamanda deride de bulunu­yor. Ekmek ve kahvaltılık tahıllar en zengin silikon barınağı. Hamile kadınların silikona daha fazla ihti­yacı var. Şalgam suyu ya da turşu gibi besinlere aşermelerinin nede­ni, vücutlarındaki silikon ihtiyacının artması. Silikonun yaygın kullanıl­dığı bir başka alan da estetik cer­rahi. Göğüslerini büyütmek isteyen kadınlarda 1990'lı yıllarda kullanıl­maya başlayan silikonun, birtakım sağlık sorunlarına yol açtığı da gö­rüldü. Bunların başında göğüs kan­seri geliyor. Ancak bilimsel araştır­malar göğüs kanserine yakalanma riskinin silikonla ilişkili olmadığını ortaya koyuyor.

Tl - Talyum (0,5 miligram)

Potasyumla birlikte bulunan bir diğer element de talyum... Böbrek­ler ve karaciğer yoğun bir biçimde talyum içeriyor. Talyum, deri yo­luyla da emilebilen toksik özelliğe sahip ağır bir metal. Bileşenlerinin fazla alınması, tırnak düşmesine yol açıyor. 20. yüzyılın başlarında, baş derisindeki mantar etkenli saç dökülmelerini tedavi etmek amacıyla kullanılıyordu. 1962 ile 1971 yılları arasında Graham Young adlı seri katil çok sayıda insanı çay­larına talyum katarak zehirledi.

U- Uranyum (0,1 miligram)

Eğer vücuttaki uran­yum, atom enerjisine dönüştürülebilseydi, çok büyük bir güç elde edilebilirdi. Yemek yo­luyla alınan uranyumun günlük miktarı yaklaşık 1 mikrogram civarında; ancak, çoğu emilmeden atılıyor. En çok mısır ve pa­tatesle vücuda giriyor. Kana karıştı­ğı zaman, iskelette ve kemiklerde birikiyor. Bu aşamadan sonra uran­yumun vücuttan atılması çok zor.

V- Vanadyum (0,1 miligram)

İnsan vücudu için gerekli bir başka element olan vanadyum, sağlıklı büyümede etkili. Vücutta, ihtiyaç duyulandan daha fazla miktarlarda barınıyor. Günde orta­lama 40 mikrogramlık bir miktar insan için fazlasıyla yeterli. Deniz ürünleri ve karaciğer, en çok va­nadyum içeren besinler. Ayçiçeği ve pirinçte de var.

W- Volfram, tungsten (20 mikrogram)

Radyoaktif tungsten izleyicisi ile yapılan testler sonucunda, günlük alımının yaklaşık 12 mikrogram ol­duğu tahmin ediliyor. Ancak, bu miktarın tamamı emilmiyor. Emilen kısım kemiklere ve dalağa gidiyor. Bitkiler tungsteni topraktan sağlı­yor. Üzüm ve arpada ölçülebilir oranlarda bulunuyor.

X- Ksenon (Çok az miktarda)

Kanda az miktarlarda var olma­sına karşın, bu iç gazın biyolojik bir rolü yok. Atmosferden geliyor ve yaygın bir şekilde, uzay mekiğini hareket ettiren iyon motorlarında yakıt olarak kullanılıyor. Yan etkisi olmadığından, günün birinde ame­liyatlarda anestezi amaçlı kullanıla­bilir. Günümüzde çok pahalı oldu­ğu için tercih edilmiyor.

Y- İtriyum (0,5 miligram)

Hakkında çok az şey bilinen bu metal, anne sütünde var. Aslında hiçbir faydası yok; karaciğer ve kemiklerde barınıyor. Çok az besin­de, örneğin lahanada bulunuyor. İt­riyumun radyoaktif izotopu kanser tedavisinde kullanılıyor. Kanser hücrelerine ekleniyor ve radyasyonuyla onları öldürüyor.

Za - Çinko (2,3 miligram)

Erkeklerin en çok ihtiyaç duydu­ğu çinko, menide barınıyor ve yok­luğu sperm sayısında azalmaya yol açıyor. Buğday, tatlı patates, marul, kırmızı et ve istiridye zengin çinko depoları... Kazanova'nın favori yiye­ceğinin istiridye olmasına şaşırma­mak gerek. Mısır'daki erkeklerin ço­ğunda, çinko eksikliğine bağlı ola­rak büyüme bozuklukları ve cinsel sorunlar görülmüştü. Bu da, Mısır topraklarındaki çinko azlığına bağ­lanmıştı. Diyet uzmanları, normal tedavi yöntemlerine cevap vermeyen anorexia nervosa, âdet ön­cesi gerilim, depresyon, sivilce ve grip gibi hastalıklarda öneriyorlar.