Şifalı bitkiler nerede, nasıl kullanılmalı?

Sadece şifalı bitkilere ulaşabilmek yeterli değil. Her an elimizin altında olanların bile ne amaçla ve nasıl kullanılacağını bilmek önemli.

İşte, kolayca erişilebilir ve kolayca kullanılabilir şifalı bitkiler ve iyi gelecekleri rahatsızlıklardan bazıları…

Morarmalar İçin:
Maydanoz - Bir tarafınızı bir yere çarptığınızda, derinin hemen altındaki kılcal damarlar çatlar ve deri altına kan yayılarak o bölgenin mor bir görüntü almasına neden olur. Maydanozun, morarma ve çürük izlerini geçirmede geleneksel bir şöhreti vardır. Buz ise şişlikleri indirmek için kullanılır. Bu ikisini birleştirdiniz mi, buzluğunuzda berelenme ve çürüklerin ilacı hazır demektir.

Bir avuç maydanoz ve dörtte bir bardak suyu, yarı erimiş kar görüntüsü alana kadar blendırda karıştırın. Sonra, buz kalıplarını yarısına kadar doldurun ve dondurun. İnce bir beze veya tülbente sardığınız maydanozlu buzu, berenin üzerinde gezdirin. Maydanozlu buz, küçük yanıklarda da işe yarar.

Nefes Kokusu İçin:
Nane Çayı - Naneye kendine özgü tadı ve kokuyu veren aromatik yağ, aslında nefes kokusuna neden olan mikropları öldüren güçlü bir antiseptiktir. İhtiyaç duyduğunuz her an, bir bardak nane çayı için.

Peklik İçin :
Akdiken Kabuğu (Cascara Sagrada) - Akdiken kabuğu, onlarca peklik tedavisi reçetesinde kullanılan, etkisi uzun yıllardır bilinen tanınmış bir muhsildir. Yatmadan önce yarım çay kaşığı alın. Ama düzenli olarak kullanmayın; bağırsağınız tembelliğe alışabilir.

Kepek İçin :
Kekik - Kekik suyunu kepeğe çare olarak kullanabilirsiniz. Tepeleme dolu 4 çorba kaşığı kuru kekiği, alüminyum olmayan bir demlik kullanarak 2 bardak suda 10 dakika boyunca kaynatın. Süzgeçten geçirin ve soğutun. Elde ettiğiniz kekik suyunu, yeni şampuanlayıp duruladığınız saçınıza yavaşça dökerken, yumuşak hareketlerle iyice ovalayıp kafa derinize ulaşmasını sağlayın. Saçınızda bir tabaka bırakmayacağı için durulamanıza gerek yok. Ama isterseniz durulayabilirsiniz de.

Biberiye - Bir fincan kaynar suya en az 2 çorba kaşığı kuru biberiye yaprağı atarak, kuvvetli bir biberiye çayı yapın. En az 20 dakika demledikten sonra, süzün ve soğutun. İsterseniz çaya birkaç damla biberiye yağı da damlatabilirsiniz. Bu çayı, saçınızı şampuanladıktan sonra durulama suyu olarak kullanın. Saçınızda bir tabaka bırakmayacağı için durulamanıza gerek yok. Ama isterseniz birkaç dakika sonra durulayabilirsiniz de.

İshal İçin:
Tarçın - Eğer ishal şiddetliyse, vücudunuz susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya demektir. Tarçın, diyareyi kısa sürede kesen, doğal bir ilaçtır. Kurutulup toz haline getirilmiş tarçın kabuğundan bir çorba kaşığı dolusunu bir bardak sıcak suya karıştırın. 10-15 dakika demlenmeye bırakın. Tarçını bu şekilde sadece kısa süreli olarak kullanın.

Ateş Düşürmek İçin:
Civanperçemi - Gözeneklerinizi açıp bol miktarda terleterek, ateşinizin düşmesine yardımcı olan uçucu yağlar içerir. Fincan başına 1 çorba kaşığı kullanarak civanperçemi çayı yapın ve 10 dakika boyunca kapalı bir kapta demlenmeye bırakın. Bu çaydan bir ya da iki fincan içince terlemeye başlarsınız. Terlemeye başlayınca yeteri kadar içmişsiniz demektir.

Mürver Çiçeği - Bu bitki, gözenekleri açıp terlemeye yol açması nedeniyle, yüksek ateş için birebirdir. Ayrıca mürver çiçeği özü, genellikle üşütme ve nezle nedenli yüksek ateşle birlikle görülen burun tıkanıklığını açmaya yardımcı olan bileşenler içerir. Kurutulmuş mürver çiçeğinden çay yapmak için, bir fincana koyduğunuz 2 çay kaşığı bitkinin üzerini kaynar suyla doldurun. Üstünü bir bezle kapatarak 15-20 dakika demlenmeye bırakın. İhtiyaca göre, günde üç fincan için.

Gaz İçin:
Rezene - Karın ağrısına yol açan fazla gazlardan kurtulmak için, yarım çay kaşığı rezene tohumu çiğneyin. Rezene, vücutta biriken gazın çözülmesine yardımcı olan bir gaz sökücüdür. Ayrıca, kas spazmlarını gevşeterek sindirim rahatsızlıklarını gidermekte de yardımcı olur.

Baş Ağrısı İçin:
Zencefil - Zencefil çayı, başınızda zonklayan damarları yatıştırır. Ayrıca, vücudun ağrı-algılayıcı kimyasallarının üretimini yavaşlatır ve dolaşımı kolaylaştırır. Çayı hazırlamak için, 1/3 çay kaşığı toz zencefili veya kıyılmış taze zencefili bir fincan sıcak suya karıştırın. Soğumaya bırakın, süzün ve ilk baş ağrısı belirtisinde için.

Akırkarha (feverfew) - Koyungözü de denilen bir çeşit kasımpatı olan bu bitki, yüksek ateş nedenli ağrıyı dindirmekte o kadar etkilidir ki, “baş ağrısı bitkisi” diye anıldığı bile olmuştur. Ağrıyı geçirmek veya gelecek bir ağrının önüne geçmek için, iki adet taze akırkarha yaprağı çiğneyin. Veya, 2 ila 3 çorba kaşığı kuru akırkarhayı bir fincan sıcak suya karıştırıp çayını da yapabilirsiniz. En az 10 dakika demlenmeye bıraktıktan sonra süzün ve damak zevkinize göre tatlandırın. En iyi etki için, günde iki fincan taze demlenmiş akırkarha çayı için.

Yüksek Tansiyon İçin:
Sarımsak - İşte, dünyanın belki de en popüler şifalı bitkisi. Tabi, bu şöhreti boşuna değil. Sağlığa sayısız faydasının yanı sıra, sarımsak kandaki kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmek için de kullanılır. Bolca taze sarımsak yiyin veya günde bir ya da iki kez 320 miligram sarımsak özsuyu için.

Mide Ekşimesi İçin:
Zencefil Çayı - Zencefil bir spazm önleyicidir. Mide kaslarını rahatlatarak, mide asidinin yukarı çıkmasını önler. Ama önceden uyaralım, mideniz hassassa tadını çok keskin bulabilirsiniz. Mide ekşimenizi önlemek için, yemeklerden 20 dakika önce bir bardak zencefil çayı için. Zencefili hem kök hem toz halinde kullanabilirsiniz.

Papatya Çayı - Bu bitki, diyafram salgısını yatıştıran hafif bir sakinleştiricidir. Papatya çayı yapmak için, bir yemek kaşığı kurutulmuş papatya çiçeğini bir bardak suya koyup karıştırın. 15 dakika demlendirin, süzün ve her gün için. Bazı bitki uzmanları, demliğinizi ve bardağınızı buhar kaçmayacak şekilde kapatmanızı tavsiye eder. Buharda bulunan uçucu yağlar, papatyanın aktif bileşenlerindendir.

Adet Sancıları İçin:
Kara Alıç - Bu şifalı bitkinin, ağrıyı azaltan, aspirine benzer bir bileşimi vardır. Fincan başına 2 çay kaşığı kurutulmuş kara alıç ekleyerek bir çay yapın. 10 dakika kaynadıktan sonra soğutun, süzün ve günde en fazla üç çay fincanı için. Eğer şiddetli ağrılar çekiyorsanız, adet döneminizin birkaç gün öncesinden bu çayı içmeye başlamanız önerilir.

İdrar Yolları Enfeksiyonları İçin:
Maydanoz - Bu bitki mükemmel bir idrar söktürücüdür. Çay yapmak için, birkaç dal ezilmiş taze maydanozun veya bir çay kaşığı kuru maydanozun üzerine, bir bardak kaynar su dökün. 5-10 dakika demlenmesini bekleyin. Daha sonra süzün ve için. Enfeksiyon geçene kadar günde iki ya da üç kez bir bardak tüketin.

Boğaz Ağrısı İçin:
Kuşburnu - Bu bitki C Vitamini yüklüdür ve çay olarak içildiğinde hızla kana karışır. Alüminyum olmayan bir kaba iki çorba kaşığı kuşburnu koyun ve bir bardak su ekleyerek üzerini kapatın. 20-30 dakika kaynatın. Bir kahve filtresinden geçirip süzdürerek, taze sıkılmış limon suyu ekleyin ve balla tatlandırın.

Adaçayı ve okaliptüs - Bu bitkiler karıştırılarak çayı yapıldığında, yanmayı engelleyici ve antibakteriyel özellikleri sayesinde, boğaz ağrısını hem yatıştırıcı hem de tedavi edici etki sağlarlar. Yaklaşık 250 ml kaynar suya iki çay kaşığı adaçayı ve okaliptüs yaprağı atıp 20-30 dakika demlendirin. Soğuduktan sonra, gün içinde ihtiyaç duyduğunuzda gargara yapın.

Hafıza İçin:
Biberiye - Hafif konsantrasyon problemleri ve unutkanlık için biberiye yağı koklayabilirsiniz. Bir mendile birkaç damla biberiye yağı damlatıp koklayın. Cebinizde veya çantanızda taşıyıp, ara sıra koklayın. Bu bitkinin hafızayı ve konsantrasyonu iyileştirici ve geliştirici özelliği yüzyıllar öncesinden biliniyor.

Soğuk Algınlığı İçin:

Zencefil - Zencefil çayının içindeki virüs öldürücü maddeler enfeksiyonu önler, ağrıyı ve ateşi düşürür, öksürüğü bastırır. Hafif sakinleştirici özelliğiyle dinlenmenizi sağlar. Zencefil çayı yapmak için, 2.5 cm uzunluğundaki taze zencefil kökünü dilimleyin. Alüminyum olmayan bir kaba koyup iki bardak su ekleyin. Kabın ağzını sıkıca kapatıp 20 dakika kaynatın. İçine yarım limon suyu sıkıp, balla tatlandırın.

Yanıklar İçin :
Aynısafa Çiçeği ve Eşekkulağı - Küçük yanıklar iyileşmeye başladıklarında, aynısafa çiçeği ve eşekkulağı ile yapılmış bir merhem deride daha az iz kalmasını sağlayacaktır. Her iki şifalı bitki de derinin onarılmasında geleneksel olarak kullanılır.

Bunun, sadece küçük yanık ve haşlanmalar için bir tedavi olduğunu, kızarıklık, şişkinlik, sızıntı gibi belirtileri olan enfeksiyonlu yanıklarda kullanılmaması gerektiğini unutmayın. Eşekkulağı deri hücre yenilenmesini o kadar hızlandırır ki, yanık yüzeyini iyileştirerek enfeksiyonlu bölgenin altta kalmasına neden olabilir.

Pamukçuk İçin :
Greyfurt - Eğer ağzınızda pamukçuk varsa, greyfurt yemek bir işkence olabilir. Buna karşılık, greyfurt özütü harikalar yaratır. Bir aktarda bulabileceğiniz özütü, günde birkaç kez doğrudan pamukçuğun üzerine damlatın. Veya, bir bardak suya 5 damla damlatıp, günde üç kez ağzınızı bu karışımla çalkalayın.

Diş Ağrısı İçin :
Karanfil Yağı - Eğer dişiniz ağrıyorsa, yapmanız gereken şey bir dişçiye görünmektir. Ama bu arada çektiğiniz rahatsızlığı en aza indirmek için, ağrıyan dişinizi bir damla karanfil yağı ile ovalayın.

Kulak Ağrısı İçin:
Sarımsak - İyi bir bakteri savaşçısı olan sarımsak, aynı zamanda bağışıklık sistemine de yardımcı olur. Ağrıyan kulağınızı doğrudan 3 damla sarımsak yağı damlatın. Bunu günde üç veya dört kere, ağrı geçene kadar tekrarlayabilirsiniz. Ancak, aklınızda bulunsun, eğer kulak zarınızın yırtık olduğunu biliyor veya şüpheleniyorsanız, kulağınız için şifalı bitkilerle hazırlanmış hiçbir şey kullanmamalısınız.

Alerji İçin:
Göz Otu - Eğer alerjileriniz gözünüzün devamlı sulanmasına neden oluyorsa, göz otunu deneyin. Bitki uzmanlarına göre, bu şifalı bitki gözün arkasındaki oküler zarları kuvvetlendirerek, göz sulanmasını önlüyor. İhtiyacınız olduğunda, günde üç kere 1 ila 4 miligram göz otunu suda eritip için.

Romatizma Ağrısı İçin:
Aksöğüt Kabuğu - Aksöğüt, aspirinin orijinal kaynağı olmakla birlikte, mideyi o kadar rahatsız etmez. Bir fincan aksöğüt kabuğu çayı, ağrılı bir eklemi rahatlatmakta mucizeler yaratabilir. Çayı yapmak için, bir çay kaşığı aksöğüt kabuğunu kaynayan suya karıştırıp, üstü kapalı olarak 15 dakika bekletin. Kabuklarını süzüp, günde üç kere, bir fincan için.

Dulavratotu ve Karahindiba - Bitki uzmanları, karaciğer fonksiyonları uyarılıp safra akışı geliştirildiğinde, romatizma ağrılarının azaldığı görüşündeler. Dulavratotu ve karahindiba, işte tam da bu işleri yapıyorlar. Romatizma ağrısı yatıştırıcı bir çay yapmak için, birer çay kaşığı kurutulmuş dulavratotu kökü ve kurutulmuş karahindiba kökünü, 3 bardak suda 5 dakika boyunca kaynatın. Bu çayı gün boyunca, bir gelişme fark edinceye kadar her gün için. Ancak, tadı biraz acı gelebilir. İçine biraz bal katabilirsiniz.

Kasıkotu, romatizma ağrısına iyi gelen geleneksel bir ilaç olarak bilinir. Ağrıyı ve yanma hissini azaltmada etkili olan harika bir bitkidir. Ağrıyı dindirmek için ihtiyaç duyuldukça, günde üç kereye kadar, bir bardak suya 1-3 damla kasıkotu ruhu damlatılması tavsiye edilir.

Astım İçin:
Meyan Kökü - Meyan içeriğinde, astım krizini hafifletebilen çeşitli bileşenler vardır. Öksürük kesici bir meyan kökü çayı yapmak için, dilimlenmiş veya toz halde tepeleme bir çorba kaşığı dolusu meyan kökünü 10 dakika boyunca kaynatın. Süzüp, sıcak olarak için. Zaman kazanmak için 3 fincanlık kaynatıp daha sonra ısıtarak içebilirsiniz.

Uyarı: Meyan kökünü, özellikle yüksek tansiyonu olanların uzun süreli kullanması önerilmez. Uzun süreli kullanımlarda tansiyonu yükselttiği bilinmektedir.

Sırt Ağrısı İçin:
Öküzgözü - Dağ papatyası olarak da bilinen öküzgözünün, ağrı dindirici, antiseptik ve yanma giderici özellikleri vardır. Aktarda bulabileceğiniz öküzgözü yağını, ağrıyı gidermesi için sırtınıza sürebilirsiniz.

Kesik ve Çizikler İçin:
Aynısafa Çiçeği - Kadife Çiçeği olarak da bilinen bu sarı-turuncu çiçekli güzel bitki, iyileşmeyi kolaylaştıran doğal bir antiseptiktir. Çok derin olmayan, yüzeysel kesik ve çiziklerin tedavisinde, yarayı su ve sabunla temizledikden sonra, alkol-tabanlı olmayan aynısafa çiçeği özünden birkaç damlayı günde iki veya üç kez yaranın üzerine damlatın.

Bitkinlik İçin:
Cinseng (ginseng) - Enerji veren bitkilerin yıldızı cinsengdir. Bu Uzakdoğu bitkisinin Kore kökenli olanını da, Sibirya’da yetişenini de denemeye değer. Çayını yapmak için, bir fincan kaynar suya 1 çay kaşığı cinseng karıştırın. Yaklaşık 5 dakika demlenmeye bırakıp, süzgeçten geçirin ve için. Günde bir fincandan fazla içmeyin. Olumlu etkilerini gözlemlemek için bir ay veya daha fazla cinseng çayı içmeniz gerekebilir.

Düzensiz Regl İçin:
Tarçın - Tarçın kabuğu, aylık döngüyü düzenlemeye yardımcı olur. Çayını yapıp içebilir, ya da bir parça kabuk çiğneyebilirsiniz. Basit bir şekilde yemeklerinizin üzerine toz tarçın serpmek bile faydalı olur.

Siğil İçin:
Kayın kabuğu - Dünyanın her yerinde, yüzyıllardır siğil tedavisinde kullanılan bir şifalı bitki. Eğer taze kayın kabuğu bulabiliyorsanız, yaş olan iç kısmı aşağıya gelecek şekilde doğrudan siğilin üstüne yerleştirin. Taze kabuk bulamazsanız, bir-iki çay kaşığı toz haline getirilmiş kayın kabuğunu bir fincan kaynar suda 10 dakika demlendirip için ya da siğilin üzerine sürün.

Fesleğen - Bu bitki, siğillerin iyileşmesine yardımcı olan birçok anti-virüs bileşeni ihtiva eder. Tek yapacağınız, ezilmiş yaprakları siğilin üzerine koyup bir bandajla sarmak. Taze fesleğeni 5 ila 7 gün kullanabilirsiniz

Sedef Hastalığı İçin:
Keten tohumu yağı - Keten tohumu yağı, sedef hastalığı da dahil bazı deri rahatsızlıklarının tedavisinde yardımcı olarak kullanılır. Yiyeceklere veya içeceklere günde bir çorba kaşığı ekleyin.

Böcek Isırığı Ve Sokması İçin:
Nane - Hızlı bir şekilde rahatlamak için, böcek tarafından ısırılan yerin tam merkezine bir damla nane ruhu damlatın. Nane ruhu, lokal anestezik ve antiseptik özellikleri nedeniyle yıllardır geleneksel olarak kullanılmaktadır. Kaşınmayı ve ağrıyı azaltır, ısırılan bölgeyi ferahlatır. Uygulamadan sonra, gözünüze bulaşmaması için ellerinizi yıkayın.

Şifalı Taşlar - A

AKİK

Bedensel ve zihinsel kuvvetlendirici bir taş olan Akik taşıyanı tehlikeden korur, uyumsuzluklarına son verir.

Akik taşının bunların yanı sıra uykusuzluğa, korkaklığa, karabasana, nazara ve hatta metabolizmanın düzgün çalışmasına faydası olduğu da bilinen şeyler arasındadır.

Akik taşına kimileri de Ateş Taşı ya da Gezgin Taşı derler.

Gerçeklerin farkına varılmasında yardımcıdır.

Hemen hemen tüm burç özelliklerine uyar.

AMETİST

Ametist, kuvars ailesinden mor ya da mavi-mor renkli bir taştır. Asırlar boyunca değişik uygarlıklarda sevgi ve beğeniyle kullanılmış, Asya ve Mısır'da mühür olarak değer kazanmıştır. Eski çağlarda "sarhoşluğu yok eden taş" olarak bilinirdi. O zamanlarda bir kısım kadeh, çanak, kap gibi şeylerin birçoğu ametistten yapılmaktaydı. Ametist, endoktrin ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, kanı temizler ve enerji verir. Bilinç seviyelerini aktive eder, yatıştırıcı etkisi vardır.

Meditasyon için en ideal taşlardandır.

Ametist astrolojide de başak, oğlak, kova ve balık burcu insanının taşı olarak da bilinir.

AQUAMARINE

Gök Zümrüt de denilen Aquamarine, soluk mavi-yeşil renkli bir taş olmasından dolayı, Sakin Taş olarak da bilinir.

Her ne kadar Sakin Taş denilse de, Cesaret taşı olarak adlandırılır ve onu taşıyana ya da takana özellikle ölüm karşısında cesaret verdiği söylenir.

Bu taşı renginden dolayı, özellikle denizciler tılsım diye kullanırlar. Renginden dolayı kahinler tarafından geleceği görmek için de kullanıldığından Kahin Taşı olarak da anılır.

Akıl almaz renklerde bulunabilen Aquamarine, mücevheratta kullanılır. Ona muhteşem mavi rengi verebilmek için dört yüz derecede ısıtılması gerekir.

Bu güzel taşın en çarpıcı örnekleri Brezilya'dan çıkar.

Aquamarinin sinirleri yatıştırıcı özelliğinin yanı sıra düşüncenin berraklaşması ve yaratıcı gücün ortaya çıkmasında da büyük rolü vardır. Böbrek, karaciğer, dalak ve tiroid bezlerini kuvvetlendirir, vücudu temizler.

Astrolojik olarak koç, ikizler, akrep, kova ve balık burçlarının taşlarındandır.

AVENTURİN

Metalik parıltılar saçan ve tanecikli bir yapıya sahip, açık yeşil bir Kuvars türü olan Aventurine aynı zamanda Yıldız Taşı da denmektedir.

Kalbin yakınına yerleştirildiğinde, kalbi diğer insanların olumsuzluklarından koruyacak bir enerji yayar.

Bu taşın Yeşim taşı ve Pembe Kuvars arasında bir yumuşaklığı vardır.

Sizin, fazla hassaslaşmadan yumuşak ve açık yürekli olmanızı sağlar. Kalbini kapattıktan sonra şimdi yeniden açmaya hazırlanan kimseler için yatıştırıcı bir etki yapar.

Bu pürüzsüz taşı göğsünüzün üzerinde doğrudan cildinize temas ettirmek en iyi yoldur. Şayet taş sivri ise, o zaman sivri ucu yukarıya getirmek gerekir.

Bu taş sınırsız imkanlar taşıdır, size geniş ufuklar açar. Hayal kuranların taşı olarak da tanınır. Kendinizi sınırlanmış, engellenmiş, dar düşünce kalıpları ya da modası geçmiş davranışlar içine sıkışmış hissettiğinizde bu taşı kullanabilirsiniz.

Özellikle kendi bildiğini okuyan genç insanlar için çok uygundur.

AZURİT

Bir çeşit bakır cevheridir.

Sinir sistemindeki enerji akışını arttırır, oksijenin daha iyi kullanılmasını sağlar.

Psişik güçleri arttırıcı özelliğinin yanı sıra, düşünceleri berraklaştırır.

Uzun süre araba kullanan ya da bilgisayar başında çalışmaktan dolayı gözleri yorulanlar için çok iyidir.

İki tane Azurit taşı adet dönemi kramplarında ya da yumurtalık sancılarını gidermek için kullanılır. Azuritin mavi olanı rahatsızlık giderici olarak kullanılabilir.

Azurit ile Malahit taşı birlikte kullanıldığı takdirde gömülü olan duygular ortaya çıkar.

Aynı anda bir mücevher olan Azuritten yapılma kolye ya da küpeler, ruhsal olarak uyanık kalmanızı sağlar. Ayrıca sizi merkezde tutarak konuşkan olmanıza yardım eder.

Meyveleri Kabuklarıyla Tüketin

Sıkça duyduğumuz "meyvelerin asıl vitamini kabuklarında" sözü gerçeği yansıtıyor. Uzmanlar, elma, armut, incir gibi kabuklu meyvelerin, güneşten sağladıkları renk maddelerindeki vitamin değerleri dolayısıyla kabuklarıyla tüketilmesi gerektiğini belirtiyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Arsan Bilişli, meyvelerin renk maddelerinin oluşması için güneş ışığı görmesi gerektiğini, bu sayede vitamin C ve glikozun oluştuğunu söyledi.
Meyvelerdeki renk maddelerinin tümünün, antikanserojen olduğu için kabuğuyla tüketilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Bilişli, şu bilgileri veriyor:
"Kabukları, meyvelerin doğal koruyucu unsurudur. Organik asitler yönünden çok zengindirler. Ancak, meyveler ne kadar yıkanırsa yıkansın zirai ilaç kalıntısı olabilir. Bu nedenle gıda güvenliği açısından kabuğunu soymak zorunda kalıyoruz. Elma, armut, incir gibi meyveler, güneşten sağladıkları renk maddelerindeki vitamin değerleri dolayısıyla kabuklarıyla tüketilmelidir."

Aromaterapi

Aromaterapi
Aromaterapi, bitkisel Aroma yağları ile terapi uygulama yöntemidir. Aromaterapi'de kullanılan yağlar, bitkilerin kök, çiçek, yaprak vs. bölümlerinden elde edilen saf uçucu yağlardır.

Aromaterapi çok eskiye dayanan bir tedavi yöntemidir. Köklerini Hindistan ve Çin uygarlıklarında görebiliriz. Mısırlılar ise aroma yağlarını mumyalamada ve ayinlerde kullanmışlardır. Aromaterapi daha sonra Mısır'dan Yunan uygarlığına geçmiş, oradan da bütün dünyaya yayılmıştır.

Eski zamanlarda aromaterapi bir koruyucu hekimlik sistemi idi. Ama dünyada ilaç sanayii başlayınca ve hazır ucuz ilaç elde edilince, zahmetli olan bu işlemden zamanla vazgeçilmiş ve aromaterapi gündemden kaybolmuştur.

Yüzyılımızın başlarında Fransız Kimyager Doktor Gattefosse, laboratuvarında yaptığı bir deney esnasında kaza ile elini yakmış (gaz lambası ile), o sırada elinde bulunan şişeden dökülen lavanta yağının elini süratle iyileştirdiğini farketmiştir. Daha sonra yaptığı araştırmalar sonucunda yağların, güçlü antiseptik, mikrop öldürücü, iyileştirici, hızlı hücre yenileyici etkilerinin olduğunu saptamıştır. Ayrıca aroma yağlarının kan dolaşımı yardımı ile lenf sistemine ulaştığını ve hücre arası sıvı (extra cellular fluid) yolu ile iyileştirdiğini kanıtlamıştır. Diğer bir Fransız, Dr. Jean Valnet ve Madam Maury da bu konuda iyi araştırma yapan uzmanlar arasındadır. Dr. Jean Valnet, İkinci Dünya Savaşı'nda aromaterapiyi, yaraları tedavi etmek ve çabuk iyileştirmek için geniş olarak kullanmıştır. Bir biyokimyacı olan Madam Maury ise konuyu, kozmetik ve gençleşme tedavilerine kadar yaygınlaştırmıştır. Günümüzde Avrupa'da, özellikle İngiltere ve Fransa'da popülerlik kazanan bu yöntem, zamanla bir yaşam biçimi haline gelmiş bulunmaktadır.

YAĞLAR
Bitkilerde doğal olarak oluşan yağların, bitkinin gerçek özü olduğu ve de hiçbirinin diğerine eşit olmadığı düşünülmektedir. Bitki metabolizmasının artıkları da olabilecek bu ürünlerin, tam olarak ne olduğunu hiç kimse bilmemektedir. Bunlar bitkinin değişik bölümlerinde oluşur ve dolaşırlar, örneğin akşamları çiçeklerde çok yoğun olan esanslar, sabahları yapraklarda toplanabilir. Bir bitkinin özel bir yerinden elde edilen bir esansın kimyasal ve tıbbi özellikleri, bitkinin ait olduğu kısmına göre farklılıklar gösterebilir. Örneğin portakal ağacı çiçeğinden elde edilen esans, insan vücudunda, portakal kabuğundan elde edilene göre çok farklı etki gösterir. Onun için yağları ve özelliklerini çok iyi bilmek gerekir.

Uçucu Yağlar (Essential Oils)
Dünyada her organın ve organizmanın gözle görülemeyen ve ölçülemeyen bir enerjisi (ruhu) vardır. Bitkilerde ise bu enerji, onların uçucu yağlarında saklıdır.

Yağ özleri bitkilerin hormonu sayılır ve bizim vücudumuzdaki hormonlara eş değerde bir görev üstlenir (canlandırıcı, ateşleyici, aracı). Bu uçucu yağ özleri bitkinin içinde dolaşarak ve hormonlarını şekerli ortamda birbirine bağlayarak, bitkinin bütün yaşamı boyunca, çok az miktarda üretilirler.
Uçucu yağ özleri, elde edildikleri bitkilerin yapısına göre insan vücudunda iyileştirici etki yaratır. Bu etkinin doğru elde edilmesi için gerekli miktarlarda ve uygun yöntemlerle uygulanması gerekir. Terapide kullanılan uçucu yağlar, kan dolaşımı yolu ile arzu edilen bölgeye ulaşırlar. Örneğin, baş ağrısı için kullanılan bir ağrı kesici ilacın, kan dolaşımı yolu ile sinir sistemine ulaşıp ağrıyı kesmesi gibi, aroma yağları da aynı etkiyi yaratır. Buradaki tek fark, aroma yağlarının sinirleri yatıştırmak yerine, ağrıya neden olan dengesizliğin düzelmesi için gerekli ortamı yaratmasıdır. Uçucu yağlar doğal ürünlerdir ve yan etkileri çok azdır. Doğru kullanılırsa farmakolojik ilaçlardan faydalıdır.

Temel Yağlar (Base oils)
Çoğu bitkisel özlü yağlar aromaterapide taşıyıcı yağ olarak kullanılabilir. Seçilen yağın yapısı ve tedaviye uygun olması alınacak sonucu güçlendirir. Genellikle yüz bölgesinde kullanılacak olan bir yağın hafif yapıda ve vitaminli olması, tedavinin etkisini güçlendirir. Örneğin yayoba yağı veya çayırnergisi yağı, ciltte genel yatıştırıcı ve iyileştirici etki yarattığı için, cilt problemlerinde kullanılması, tedavinin etkisini güçlendirir. Binbirdelikotu yağı, sinirsel gerginlik veya depresyon durumlarında uygulandığında çift etki sağlar. Buğday tohumu yağı ise, güçlü E vitamini içerdiği için yaşlı kişilerde uygulanması daha uygundur, vs. Burada esas olan bakım esnasında seçilecek yağın kişinin terapi amacına uygun olması ve terapinin etkisine uyum sağlamasıdır. Örneğin, uyarıcı bir terapide aşırı uyuşturucu etkideki bir yağ kullanılmazken, aşırı sinirli olan bir kişi tedavi ediliyorsa, ağır koku bırakabilen bir temel yağ seçilmemelidir. Örneğin; zeytinyağı.

Ana Aroma Yağları: (Zararsız)
1. Clary sage - Adaçayı.
2. Lavander - Lavanta.
3. Ylang Ylang - Kananga.
4. Chamomile - Papatya.
5. Peppermint - İngiliz Nanesi.
6. Rose - Gül.
7. Rosemary - Biberiye.
8. Sandalwood - Sandal.

Yüz ve vücut için kullanılan Temel Yağlar:
1. Susam yağı - Yayoba yağı (Tüm ciltlere uygundur)
2. Havuç yağı - Hawaii Ceviz yağı (Hücre yenileyici)
3. Sarısabır yağı - Çayırnergisi (Hassas yapılı ciltler)
4. Buğday Özü yağı - Zerdali Çekirdeği yağı (Olgun ciltler)

Aroma yağların kullanımında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Şimdi bunlara kısaca değinelim;
Aromaterapi alternatif koruyucu hekimlik sistemine dayanan bir tedavi yöntemidir. Önemli hastalıklarda doktor kontrolu olmadan tek başına aromaterapi kullanılmamalıdır.

Aromaterapi yapılan kişi aynı anda reçeteli bir ilaç kullanmakta ise aromaterapi tedavisi uygulanmaz. Zira belirli yağlar ilaçların etkisini nötrleştirir veya yan etki yaratabilir.
Önerilen dozun üzerinde bir doz kullanılmamasına özen gösterilmelidir.
Aynı yağı ve karışımı uzun süre kullanmamak gerekir.
Bebeklerde, çocuklarda ve yetişkinlerde farklı bir doz gerekir. Bazı yağlar ise asla kullanılmamalıdır.
Kullanılacak olan yağlar inceltilerek kullanılmalı ve kesinlikle ağız yoluyla alınmamalıdır.
Hassas olan ciltlerde kullanılacak olan yağın test edilmesi gerekir. Eğer herhangi bir reaksiyon oluşmaz ise o zaman yağ rahatlıkla kullanılabilir.

0-4 yaş grubu bebeklerde sadece lavanta ve papatya kullanılabilir. Kullanım dozu düşük olmalıdır.
4-7 yaş grubunda ise, lavanta, papatya, mandalina, gül ve palmarosa yağları çok düşük dozlarda kullanılır. Alerjisi olmayan çocuklarda hintdefnesi ve sedir kullanılabilir.
7-12 yaş grubunda tüm yağlar kullanılabilir. Kullanılan doz, yetişkinlerde kullanılan dozun yarısı kadar olmalıdır.
Güneşte ve solaryumla birlikte kullanılmaması gereken yağlar ise şunlardır: Bergamot, greyfurt, limon, ağaçkavunu, portakal, turunç, melekotu.
Yüksek tansiyonu olan kişilerde Biberiye kullanılmamalıdır.
Sara / epilepsi rahatsızlığı olan kişilerde rezene, ökaliptus ve kekik kullanılmaz. Biberiye ise çok az dozda kullanılır.
Şeker hastalığı söz konusu ise, ökaliptus, ıtır ve limon kullanılmamalıdır.
Hamileliğin ilk 4 ayında aromaterapi yağları kullanılmamalı, 4'üncü aydan sonra, papatya, lavanta, ağaçkavunu, turunç, palmarosa, portakal, hintdefnesi, fasturuncu hafifletilmiş dozlarda kullanılmalıdır.
Hamilelikte sakıncalı yağlar: (bu yağlar kas spazmına ve düşüğe neden olablilir) Karanfil, fesleğen, yalancı mirha, ardıç, biberiye, tatlı mercangüç, oğulotu, adaçayı, rezene, anason, servi, yasemin, hardal, karaturp, ingiliznanesi, kekik, gerçek melisa'dır.
Saf olarak kullanımı sakıncalı yağlar, anason, hintlimonu, havuç tohumu, tarçın, karanfil, kekik ve kafur'dur.
Toksik etkili ve hormon dengesini bozabilen yağlar ise, Amerikan pennyroyal, pennyroyal, mugword ve ruharuts'dur.
Yüz bölgesinde kullanılması sakıncalı olan yağlar tarçın ve karanfildir.
Hassas ciltlerde sakıncalı yağlar: Tüm asitli yağlar. Fesleğen, rezene, hintlimonu, biberiye ve lemon verbena'dır.

AROMATERAPİ TEDAVİSİNİ YAVAŞLATAN NEDENLER:
1. Cilt tıkalı ve cansız ise, yağların emilimi zayıflar.
2. Kan dolaşımı zayıflığı yağların vücutta dolaşmasını yavaşlatır.
3. Stres oranı aromaterapi etkisini zayıflatır, kasların gergin olması tedavinin etkisini değiştirir.
4. Kabızlık ve vücutta toksik maddelerin artması. Aşırı kirli hava, sigara, alkol kulllanımı vs.

TEDAVİ YAPILMAMASI GEREKEN DURUMLAR:
1. Ateşli hastalıklar ve ateş
2. Deri veya eklem iltihapları.
3. Bilinmeyen kaşıntı ve kızarıklıklar.
4. Ödem ve şişmeler (Bilinmeyen iltihaplı durumlar)
5. Yara bereler (Açık yaralar)
6. Spor yaralanmaları - Burkulmalar (Akut durumlarda)
7. Adele yırtılmaları veya bağdokusu zedelenmeleri.
8. Kırık kemikler.
9. Yanıklar (Açık yara söz konusu ise)
10. Varisler (direkt olarak üzerinde masaj baskısı uygulanmaz)
11. Kanser. Ancak bölgesel ise (masajla yayma söz konusu ise)
12. Yeni ameliyat ve yaralanmalar.

Aromaterapi Uzmanı
Aynur GEDİK

Kaplıcalar |Çanakkale|

:..Afrodit Kaplıcası (Ayvacık)


Çanakkale, Ayvacık İlçesi Çetni Köyü’ndeki Afrodit Kaplıcasının ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Bununla beraber bu kaplıcanın eski bir tarihi olduğu ve Cenevizliler tarafından da yenilendiği sanılmaktadır.

Bu kaplıca ile ilgili bir söylentiye göre; Zeus ile arası açılan Aphrodit İda Dağı’nda bir mağaraya konulur ve güzelliğinden uzaklaşır. Ancak bu mağaradaki 42 C.lik sıcaklıktaki suda yıkanan Aphrodit eski güzelliğine kavuşmuştur. Bu öyküye göre Aphrodit Kaplıcası güzelleşmek ve iyileşmek isteyen hastaların uğrağı olmuştur.

::..Tuzla Köyü Kaplıcası (Ayvacık)


Çanakkale, Ayvacık Tuzla Köyü’nün doğusunda bulunan ve içerisinde 80 C. Termal suyu olan kaplıca Çanakkale Valiliği tarafından değerlendirilmiştir. Bu kaplıca suyu romatizma ve kadın hastalıkları başta olmak üzere bir çok hastalığa iyi gelmektedir. Bunun yanı sıra sıcak su kaynağının yakınındaki çamur banyosu da birçok hastalığı iyileştirmektedir.

Kaplıcanın bulunduğu yerin dağ eteklerinden çıkan suyu bol tuz içermektedir. Bu nedenle de buraya tuz elekleri yapılmıştır. Bu eleklerde su kaynatılarak tuza dönüştürülmektedir. Sıcak havalarda bu sudan oluşan tuzlar kurutularak halk tarafından kullanılmaktadır.

::..Külcüler Kaplıcası (Bayramiç)


Çanakkale Bayramiç ilçesinin 18 km. doğusunda bulunan Külcüler Kaplıcasının suları 29-34,5 C sıcaklığındadır. Kaplıca suları sodyum sülfatlı ve kükürtlü olup, 8.7-14.1 oranında radyoaktifiviteyi de kapsamaktadır. Bu kaplıcanın suları romatizma, deri, nefrit, solunum yolu ile kadın hastalıklarında etkilidir. Ayrıca felçli hastalar üzerinde de olumlu etkisi bulunmaktadır.

::..ÇAN KAPLICALARI

Çan ilçe merkezindedir. Belediye tarafından işletilmektedir. Otel, kür için banyo ve havuzları vardır. Kaplıca suları sodyum sülfatlıdır. Kaplıca suları 46 derece sıcaklıkta olup, 15 oran değerinde radyoaktiviteye sahiptir. Karaciğer, bağırsak, idrar ve safra yolları hastalıklarına iyi gelmektedir.

::.. TEPEKÖY KAPLICASI

Çan ilçesine 16. Km. uzaklıktaki Tepeköy'de bulunan kaplıcanın suları kükürtlüdür. Sertlik derecesi 42 olan kaplıcanın kaynak sularının sıcaklığı 37-48.7 derece arasında değişmektedir. Kaplıcada otel, kür için banyo ve havuzlar mevcuttur. Ayrıca, Bardakçılar köyü'nde de şifalı bir kaplıca bulunmaktadır.

::..KİRAZLI ŞİFALI SULARI

Çanakkale -Çan karayolu üzerinde ve il merkezine 35.km. uzaklıktaki Kirazlı nahiyesindedir. Kirazlı Maden suyu ve Kirazlı Balaban Maden suyu olarak adlandırılan iki kaynak bulunmaktadır. Kaynakların bulunduğu yerlerde hiçbir tesis kurulmamış olmasına rağmen, yol üzerinde bulunması nedeniyle her iki kaynaktan da yararlanılmaktadır. Özellikle böbrek taşlarını düşürmekte etkili olduğu bilinmektedir.

::..Hıdırlar Kaplıcası


Kaplıca tesisleri, yemyeşil bir alan üzerine kurulmuştur. Su, birkaç yerden kaynamaktadır. 73 derece sıcaklığındaki sudan, banyo yapmak sureti ile faydalanılmaktadır. Ayrıca çamur banyosu da yapılabilir. Bu şifalı su ile banyo yapılarak, romatizma, nevralji ve kadın hastalıklarına çare bulunmaktadır.
Çanakakle'nin, Yenice ilçesi, Hıdırlar köyündedir.

::..Kestanbolu Kaplıcaları


Kaplıcalar, çok eski tarihlerden beri insanlara şifa dağıtmaya devam etmektedir. Kaplıca tesisleri bünyesinde, otel, havuz, banyo ve moteller bulunmaktadır. 73 derece sıcaklığındaki suyu, demir ve kalsiyum içermektedir. Bu sudan, romatizma, nevrit, kadın hastalıkları ve solunum yolları rahatsızlıkları olan hastalar şifa görmektedirler. Ayrıca nekahat döneminde vücudu kuvvetlendirir ve kemikleri düzene sokar.
Çanakakle'nin, Ezine ilçesi, Kestanbolu köyü yakınlarındadır.

::..Kızılca Tuzla Kaplıcası


Buradaki dağın yamacında, birçok yerden sıcak ve tuzlu sular kaynamaktadır. 55 derece sıcaklığındaki bu sudan, yalnızca banyo yolu ile faydalanılabilmektedir. Romatizma, nevrit, geç tutan kırıklar ve kadın hastalıkları problemleri olanlar şifa bulurlar.
Çanakakle'nin, Ayvacık ilçesi, Tuzla köyündedir.

::..Küçük Çetmi Kaplıcası


Kaplıca tesisleri yeşillik bir alan üzerine kurulmuştur. Bu yüzden dinlenme tesisi olarak da kullanılabilmektedir. Tesislerde bir hamam, otel ve havuzlar mevcuttur. 41 derece sıcaklığındaki su, sodyum bikarbonat içerir. Romatizma, nevralji ve kadın hastalıkları gibi hastalıklarda etkili olduğu bilinmektedir.
Çanakakle'nin, Ayvacık ilçesine bağlı Küçük Çetmi köyündedir.

Kaplıcalar |Bursa|

:..Eski Kaplıca


Su sıcaklığı :45°C
Kent merkezindeki sular, Uludağ’ın kuzey eteklerinden çıkar. Kaplıca tesisleri, genellikle çekirge kentinde toplanmıştır. Sular, kalevi, toprak alkali, radyoaktivitelidir.
Bursa ili şifalı suları, Uludağ eteklerindeki bir çatlaktan kaynar. Yeryüzüne yaklaşırken geçtikleri ayrı yollar nedeni ile, suların madenlerinde ve sıcaklık derecelerinde farklılıklar olur. Böylece kaplıcalar ikiye ayrılır.
Bursa’nın şifalı sularının büyük bölümü, deniz düzeyinden 220 m. Yüksekte kurulu Çekirge bölgesindedir. Çekirge’nin asıl su sıcaklığı 45C’nin üstündedir. Halk arasında Çelikli adıyla anılan bu sular, Çekirge’nin en yukarı bölümünde Vakıfbahçe denilen bir yerden kaynar. Bu sularda çeşitli maden eriyikleriyle zengin kimyasal madenler, gazlar ve yüksek radyoaktivite vardır. Çekirge’de Türk hamamının tüm özelliğini taşıyan bir kaplıcadır.
İki kubbeli soyunma yeri ile, kubbeli banyo yeri ve soğukluğu vardır. Son yıllarda onarım görmüş ve bir bölümü kadınlar için ayrılmıştır.

::..Çelik palas


Su sıcaklığı :45°C
Bu sularda çeşitli maden eriyikleriyle zengin kimyasal madenler, gazlar ve yüksek radyoaktivite vardır.
Çekirge sularından bir bölümü cam borular içinde, hiçbir değeri bozulmadan Bademlibahçe mevkiinde yapılmış olan Çelik palas oteline getirilmiştir. Çelik palas, Atatürk’ün talimatı ile yapılmış, adı da onun tarafından verilmiştir. Çelik palas'a daha sonra bir otel ilave edilmiş yaklaşık 140 odalı bir kuruluş oluşmuştur.

Odalarından çelikli su akan Çelik palas’ın yüzme havuzu ise dünyada eşi olmayan bir eserdir. Bursa hamamlarının en büyüğüdür. Fizik tedavi bölümleri, sauna ve jimnastik salonu ile devamlı açıktır.
Çekirge sularında az ölçüde demir vardır. Aktığı yerleri kırmızı pas rengine boyadığı için, bu sulara “Çelikli” adı verilmiştir. Çekirge suları ile tedavinin özü banyodur. Büyük havuzlu hamamlarda devamlı çıkan radyoaktivite, hamamın kubbesinin altında biriktiğinden burada banyo için bulunanlar, dolaylı olarak buğulama da yapmış olurlar.
Çekirge Kaplıca suları, romatizma, nevrit, cilt, idrar yolları ve kadın hastalıklarına iyi gelir.

::..Kükürtlü Kaplıcası


Su sıcaklığı :82°C
Bursa bölgesi şifalı sularının en zengin kaynağıdır. Dakikada 120 litre su verir. Hamam bölümü Bizans döneminden kalmış, sonra Hüdavendigar Murad restore ettirmiştir. Yüzyıllarca halka açık olan kaplıca, son yıllarda, Uludağ Üniversitesi bünyesinde hizmete sokularak halkın yararlanmasına kapatılmıştır.Romatizma, cilt, karaciğer hastalıklarına üstün şifa kaynağıdır.

::..Yenikaplıca ve Kaynarca Hamamı



Su sıcaklığı :84°C
Yenikaplıca, Bursa-Çekirge yolu üzerindedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı ve başvezir Rüstem Paşa tarafından 1555 yıllarında yaptırılmıştır.
Yenikaplıca, üçü büyük olmak üzere, toplam on kubbeyle örtülü, klasik dönem Osmanlı yapıtlarındandır. Diğer kubbeli hamamlarda olduğu gibi, soyunmalık, soğukluk, sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur. Muhteşem kubbesi, kırk kurnanın bulunduğu geniş havuzu, tarihi çinileri ve egzotik ve gizemli bir dünyayı andıran “üşük terleten”i ile görülmeye değer bir tarih abidesidir. Günümüzde otel olarak da hizmet vermektedir. Özel banyoları, turistik bölüm, masaj ve spor salonu vardır. Yapının sonradan eklenen kaynarca bölümü ise, yalnız kadınlara tahsis edilmiştir. Yüzme havuzu ve kurnalı yıkanma bölümü ile otel işlevini gören bölümlerden oluşur. Yeni kaplıca şifalı suları, cilt hastalıklarından, iç hastalıklarına, şişmanlık ve solunum yolu hastalıklarına kadar birçok bedensel rahatsızlıklara etkin şifa kaynağıdır.

::..Karamustafa Kaplıcası


Su sıcaklığı :54°C
Bursa-Çekirge-Mudanya yolu üzerinde, Yenikaplıca’nın hemen yanındadır. Bizans döneminden kalmış ve daha sonra bugünkü şekliyle, Rüstem Paşa’nın ağası Kara Musatfa Paşa tarafından 1490 yılında yaptırılmıştır.
Erkekler ve aileler hamamı olmak üzere iki bölümden oluşur. Ayrıca 25 odalı oteli çocuk oyun alanı ile hizmet veren, dinlenmeye müsait bir tesisdir.
Su verimi az olduğu için, büyük havuzu yoktur. Küçük bir havuzu vardır. Ayrıca hamamın içinde yuvarlak bir yalak bulunur. Su, bunun dibinden kaynar. Bu yalağın, kısırlık için şifalı olduğu söylentileri nedeniyle kadınlar yalağın içine oturarak banyo şeklinde girerler.
Dipten kaynayan 45 derecedeki su, rahim tedavisinde etki sağlar. 15-20 dakikalık duş, rahim etrafındaki iltahapları giderir ve bu tedavi ile doğurmayan kadınlar, çocuk sahibi olurlar.
Bursa'da radyoaktivitesi en zengin kaplıca, Kara Mustafa’dır. Sodyum bikarbonatlı bir sudur. Kaplıca suları en çok sodyum ve kalsiyum içerir. Romatizma, nevralji, gut, egzama, kemik kırıklarında, kadın hasatlıklarında etkin şifa kaynağıdır.

::..Adliyeköyü İçmeleri


Su sıcaklığı :21°C
Gemlik ilçesine bağlı adliye Köyü’ndedir. Bağlık bahçelik bir yerdir. Karaciğer, safra yolları hastalıklarında faydalı bir içmedir.

::..Akarca Maden Suyu



Su sıcaklığı :17°C
Mustafa Kemal Paşa ilçesi, Akarca Köyü’ndedir. İçimi nefis bir sofra suyudur. Aç karnına içilirse, karaciğer, safrakesesi ve idrar yolları hastalıklarına iyi gelir.

::..Armutlu Kaplıcaları



Su sıcaklığı :59°C
Gemlik ilçesine bağlı, Armutlu bucağına 5 km. uzaklıkta, yeşillikler içinde, Bozburun denilen bir yerdedir. Bizans döneminden bu yana bilinir. Yalova-Kaplıca arası, kara yolu ile birbuçuk saattir. Belirli saatlerde otobüs seferleri vardır.
Kubbeli bir hamamı, kadın ve erkeklere ayrı bölüm halinde hizmet verir. Ayrıca turistik oteller ve belediye bünyesinde işletilen çeşitli kalitede konaklama tesisleri bulunur. Turistik otel yıl boyunca açıktır.
Armutlu Kaplıcası, ülkemizdeki kaplıcalar içinde, en yüksek radyoaktivitesi olan kaplıcadır. Kaynak sular bir fay çizgisi boyunca çıkar.
Sular, kimyasal ayrıma göre, bikarbonat sülfatlı, klorürlü, karbondioksitlidir. Marmara Bölgesi zengin sularındandır. Romatizma, sindirimyolları, kalp, damar ve kadın hastalıklarında etkin şifa kaynağıdır.

Armutlu Kaplıcaları, Yalova-Armutlu karayoluna bağlantılı olarak, ulaşım kolaylığı yönünden, bunun yanısıra, kentin gürültülerinden uzak, serin çam kokuları arasında, hem kaplıca kürü, hem de, dinlenme gereksinimi için ideal bir yerdir.
Armutlu Kaplıcaları’nda 1983'ten bu yana hizmet veren turistik Erdilli Tesisleri Termal Oteli 36 oda, 80 yataklıdır. Her odada telefon müzik, duş bulunmaktadır.

::..Ağaçhisar Kaplıcası



Orhaneli ilçesi, Ağaçhisar Köyü’ndedir. Kükürtlü suyu deri hastalıklarında etkilidir.

::..Çitli Madensuyu


Su sıcaklığı :15°C
İnegöl ilçesi, Çitli Köyü yakınındadır. Kaynak denizden 500 m. yüksekte bir yamaçtadır. 150 yıldan beri ülkemizde ün yapmıştır. Sultan Abdülaziz’in mide ağrılarına iyi geldikten sonra, ünü daha da artmış ve yabancı ülkelere bile pazarlanmıştır. 1855’den beri dokuz madalya almıştır.
Serbest CO2 gazı oldukça yüksektir. Karaciğer, safra yolları ve mide rahatsızlıklarında üstün etkisi vardır.

::..Dümbüldek Kaplıcası



Su sıcaklığı :44°C
M. Kemalpaşa ilçesine 10 km. uzaklıkta, Akarca Köyü’ndedir. Bulunduğu yer yeşillikler içindedir. Su, iki metre derinliğinde, kuyu gibi bir yerden köpürerek kaynar. Gürültü ile fokurtular yaparak kaynadığından “Dümbüldek” ismi verilmiştir.

::..Gemlik Kaplıcası


Su sıcaklığı :36°C
Gemlik ilçesinin 1 km. yakınındadır. Ilık olduğu için, tedavi amacıyla gelenler azdır. Daha ziyade yıkanmak için gelirler. Dimağ yorgunluğu ve nevrastenik hallerinde faydalıdır.

::..Oylat Kaplıcaları


Su sıcaklığı :41°C
İnegöl ilçesine 27 km. uzaklıkta, ormanlık ve yüksek bir tepenin eteğindedir. Bulunduğu yer denizden 840 m. yüksektedir. Kaplıca iki tarafı vadilerle çevrili bir yamaçta kurulmuştur. Sırtını dayadığı dağ silsilesi, Uludağ’ın etekleridir. Tarihi geçmişi romalılar dönemine kadar uzar.

Suyunun 40 derece sıcaklıkta olması nedeniyle, soğutulmadan banyo yapma olanağı vardır. Su verimi dakikada 3000 litre olduğundan, radon gazının fazlalığına bir avantajdır. Bu gazlar etrafa yayılarak, solunum yolu ile vücuda geçer. Oylat Kaplıcası bol sulu bir kaplıcadır. Üç aslan ağızdan havuza dökülür. Kurnalarında musluk yoktur. Devamlı akar. “Arsenikli, sülfatlı, karbonatlı” bir sudur. İçmeye elverişlidir. Modern havuzları vardır. Romatizma, nevralji ve kadın hastalıkları, idrar yolları rahatsızlıklarında büyük yarar sağlar. Çeşitli konaklama tesisleri ve satış üniteleriyle yıl boyunca hizmet verir.

::..Uludağ Madensuyu



Su sıcaklığı :16°C
Bursa’ya 30 km. uzaklıkta Gönderet Köyü’ndedir. Nilüfer Deresi yamacında bir kaya çatlağından çıkar . Eski yıllarda, Bursalılar bu suyu şişeler içinde getirip içerlermiş. 1924 yılında kaynağında yapılan bir tesisten sonra ismi Keşişdağı Suyu olmuş. Daha sonra 1940 ylında tesis yenilenmiş ve bu kez de, “Uludağ Madensuyu” ismiyle pazarlanmış. Tanınmış bir madensuyudur.
İçimi hoştur. Mide şişkinliğine, hazımsızlığa, böbrek taşlarının düşürülmesinde faydalı bir şifalı sudur.

Kaplıcalar |Burdur|

::..ÇERÇİN İÇMESİ


Su sıcaklığı :16°C
Burdur iline bağlı Çerçin Köyü’ndedir. Karaciğer, safra yolları, bağırsak hastalıklarında üstün özellikte fayda sağlar. Çerçin İçmesi çok değerli bir kaynaktır. Ancak, halk tarafından büyük ilgi duyulmasına karşın, kaynak üzerinde hiçbir tesis yoktur

::..BURDUR İNSUYU İÇMELERİ


Bikarbonat, kalsiyum ve bromür ihtiva eden sulardır. Şeker, mide, bağırsak ve metabolizma bozukluklarına iyi gelmektedir. Burdur-Antalya yolu üzerindedir. Burdur’a uzaklığı 14 kilometredir. Dolmuş seferleri yapılmaktadır. “İnsuyu Mağarası” adıyla bilinmektedir.

Kaplıcalar |Bolu|

::..KARACASU KAPLICALARI


Bolu ovası güney kenarında, ormanlarla kaplı dağın eteğinde, Karacasu mevkiinde ve Kuzey Anadolu fayına bağlı olarak oluşmuş 2 kaynak bulunmaktadır. Bolu'ya 5 km. uzunluğunda kaliteli bir yolla bağlıdır, Bunlardan biri Büyük Kaplıca, diğeri Küçük Kaplıca olarak adlandırılır. 1993 yılında "termal turizm merkezi" ilan edilmiş olan bölgede Termal Otel ve Sağlık Bakanlığına bağlı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi bulunmaktadır. Büyük Kaplıcanın su sıcaklığı 40-44 C, Küçük Kaplıcanınki ise 40-46 C.dır. Bileşimlerinde demir ve kükürt bulunmakta, ayrıca radyoaktiflik özelliği bulunmaktadır. Siyatik, böbrek hastalığı, kadın ve cilt hastalıklarında yararlı olduğu belirlenmiştir. Kaplıcaların debisi çok yüksek değildir Son yıllarda yapılan çalışmalarla 55 lt/sn'ye çıkarılmıştır.

Batı Karadeniz Bölgesinde bulunan, Bolu Karacasu Kaplıcaları; Bolu ili, Merkez ilçesi, Karacasu beldesindedir. Kaplıca alanı Bolu kent merkezinin 5 km. güneyinde yer almaktadır.
D-100 karayolu ve TEM otoyolu'nun Bolu’dan geçmesi nedeniyle kaplıca alanına karayoluyla kolay ulaşım imkanı bulunmaktadır. Bolu kent merkezinden düzenli olarak toplu taşım araçlarıyla ulaşılabilmektedir. Bolu'ya en yakın havaalanları 190 km. uzaklıkta Ankara ve 260 km uzaklıkta İstanbul'da bulunmaktadır.
Kaplıca suyunun Sağlık Bakanlığınca tespit edilmiş tedavi özellikleri aşağıda belirtilmiştir: Hekim Kontrolünde banyo uygulamaları şeklinde inflamatuvar romatizmal hastalıkların (romatiod artrit, ankilozan spondilit başta olmak üzere) kronik dönemlerinde; kronik bel ağrısı, osteoartit gibi noninflamatuvar eklem hastalılarının; tedavisinde tamamlayıcı tedavi unsuru olarak, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir cerrahisi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında, kronik dönemdeki seçilmiş nörolojik rahatsızlıklarda, cerebral palsy gibi hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon amacıyla, stres bozukluğu, nörovejetatif distoniler örneklerindeki gibi genel stres bozukluklarında ve spor yaralanmalarında; içme kürü uygulaması şeklinde osteoporozda tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabilir niteliktedir.
Kokusuz, kendine özgü tad,0,3 Pt./Co.Florürlü karışık nitelikte termomineralli sudur.İletkenlik (1 548 µs/cm), yoğunluk(1.0069 mg/cm³)1318 mg/lt .44 ºC.
Güney kenarında, ormanlarla kaplı dağın eteğinde, Karacasu mevkiinde ve Kuzey Anadolu fayına bağlı olarak oluşmuş 2 kaynak bulunmaktadır. Bolu'ya 5 km. uzunluğunda kaliteli bir yolla bağlıdır, Bunlardan biri Büyük Kaplıca, diğeri Küçük Kaplıca olarak hizmet vermektedir.
Bolu Karacasu Kaplıca Alanında aşağıdaki belirtilen tesislerle birlikte bu alanda yer alan büyük ve küçük hamamlardan günübirlik olarak yararlanan ziyaretçilerle birlikte fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesinden tedavi gören hastalara hitap eden çok sayıda otel, motel, pansiyon da Karacasu Beldesinde hizmet vermektedir.
Bolu Termal Otel, Bolu Özel İdaresi Turizm mülkiyetinde olup, Bolsantur A.Ş tarafından işletilmektedir. Turizm işletme belgeli ve 3 yıldızlı olan tesis , 145 yatak kapasitelidir. Odalarda termal banyo imkanı bulunan otelin kür merkezinde 1 adet termal havuz, 12 adet termal özel banyo ve kapalı yüzme havuzu yanısıra masaj salonu, sauna, buhar odası, kondisyon merkezi yer almaktadır.. Termal Otele ait kür merkezine, Sağlık Bakanlığı tarafından 19.09.2005 tarih ve 59 sayı ile kaplıca işletme izni verilmiştir

::..MUDURNU BABAS KAPLICASI


Mudurnu'ya 5 km. uzaklıktadır. Çevresi yeşilliktir. Su sıcaklığı 37.2 0C'dir. Değişik debiye sahip bir çok kaçak kaynak bulunduğundan, yararlanılabilir toplam akım hesaplanamamıştır.Kaynak noktaları zaman içinde değişmektedir. Halen 18 yataklı bir otel çalışmaktadır. 138 yataklı 3 yıldızlı bir otelin inşaatı da devam etmektedir. Kaplıca suyu metabolizma hastalıkları ile romatizma, kadın, sindirim ve böbrek hastalıklarına iyi gelmektedir. İçme şeklinde kullanılması durumunda karaciğer ve safra yolları üzerinde de tedavi edici olduğu belirlenmiştir.
Babas Kaplıcası; Bolu kent merkezinin 52 km. güneybatısında bulunan Mudurnu İlçesinin 5 km. güneyinde, Gürçam Köyü yakınında yer almaktadır.
Ulaşım karayolu ile sağlanmaktadır. Bolu'ya en yakın havaalanları Ankara ve İstanbul'da bulunmaktadır. Ankara'ya uzaklık 242 km., İstanbul'a 312 km.dir.
Denizden yüksekliği 840 m. dir.
Mudurnu Babas kaplıca sularının karaciğer, safra yolları rahatsızlıkları, metabolizma hastalıkları ve hafif diyabetliler üzerinde olumlu etkileri görülmektedir.
İzotermal, hipotonik .Bikarbonatlı, kalsiyum, magnezyum ve karbondioksitli .İletkenlik (6,2x 10−4 mho), ph: 6,47 .1216 mg/lt .40 ºC.
Babas Kaplıca Oteli, Babas Kaplıca Birliği (%60 Özel İdare, %40 Mudurnu Belediyesi) mülkiyetinde olup, Miya Mühendislik A.Ş tarafından işletilmekte olup, tesis 138 yatak kapasitelidir. Tesiste 2 umumi ve 1 özel banyo yer almaktadır.
Bolu Mudurnu Babas kaplıca alanı Turizm Teşvik Kanunu uyarınca Turizm Merkezi ilan edilmemiştir. Alanda turizm yatırımı yapmak isteyen yatırımcıların Bolu Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne başvurmaları gerekmektedir.

Adres:Babas Kaplıcası Gürçam Köyü Mudurnu/ BOLU
Tel. No : 0 374. 421 36 88

::..MUDURNU SAROT KAPLICASI


Mudurnu'nun 30 km. kuzeybatısında Taşkesti beldesi sınırları içinde, Sarot köyüne 500 m. uzaklıkta bulunan bu kaplıcalara Mudurnu-Göynük arasındaki düşük nitelikli asfalt yolun Taşkesti ayrımından sonra yarı asfalt, yarı stabilize köy yolu ile ulaşılmaktadır. Böbrek, idrar yolları ve romatizma hastalıklara iyi gelmektedir. Toplam debisi nedeniyle hesaplanan banyo kapasitesi oldukça yüksek ve 4500 kişi/gündür.
Sarot Kaplıcası Bolu kent merkezinin güneybatısında bulunan Mudurnu İlçesine bağlı Taşkesti Beldesinin 6 km. kuzeyindeki Ilıca Köyü yakınında yer almaktadır.
Ulaşım karayolu ile sağlanmakta olup, E-1 karayoluna 6 km. mesafededir. Kaplıca alanının Bolu kent merkezine uzaklığı 76 km’dir. Kaplıca alanına en yakın havaalanları Bolu kent merkezinden geçmek suretiyle 266 km. mesafedeki Ankara ve 336 km mesafedeki İstanbul'da bulunmaktadır.
Denizden yüksekliği 840 m. dir.
Mudurnu Sarot termal sularının içme kürü şeklinde kullanıldığında idrar yolu ve böbrek rahatsızlıklarına, banyo olarak kullanıldığında ise romatizma hastalıklarına olumlu etkileri görülmektedir.
Hipertermal, hipotonik maden suyu .Sülfatlı, sodyum ve kalsiyumlu .İletkenlik (6,2x 10−4 mho), PH: 3,92 .60 ºC.
Ilıca Köy Muhtarlığı tarafından işletilen Babas Kaplıca Oteli, 4 adet termal banyolu ve 8 adet banyosuz oda olmak üzere toplam 24 yatak kapasiteli olup ayrıca 2 adet umumi banyosu mevcuttur.

Adres : Sarot Kaplıcası Ilıca Köyü / Mudurnu
Tel No : 0 374. 424 42 19

::..SEBEN PAVLU KAPLICASI


Seben ilçesi sınırları içinde, ilçenin 14 km güneyinde Kesenözü köyü yakınında bir vadi içinde bulunmaktadır. Yerel olarak Pavlu kaplıcaları olarak da adlandırılır. Seben'den sonra düşük nitelikli bir asfalt ve bir kısmı da stabilize köy yolu ile ulaşılmaktadır. MTA tarafından yapılan araştırmada beş değişik kaynağın su sıcaklıkları 26, 60, 68, 74 ve 78 0C olarak belirlenmiştir. Suları sodyum bikarbonatlı sular grubuna girmektedir. Mide, safra kesesi, çocuk felcinde,solunum ve dolaşım bozukluklarında yararlı etkileri olduğu belirtilmektedir.
Pavlu Kaplıcası, Bolu kent merkezinin 52 km. güneyindeki Seben ilçesinin 14 km. güneybatısında yer alan Kesenözü Köyü yakınında yer almaktadır.
Ulaşım karayolu ile sağlanmaktadır. Bolu'ya en yakın havaalanı 242 km. uzaklıktaki Ankara ve 312 km. uzaklıktaki İstanbul'da bulunmaktadır.
Denizden yüksekliği 800 m. dir.
Pavlu sıcak sularının bütün romatizma çeşitlerine, çocuk felci sekelilerine, kadın hastalıklarına ve bazı cilt hastalıklarının tedavisinde olumlu etkileri görülmektedir.
Sodyum bikarbonatlı su .1142-1159 mg/lt.60-78 ºC.

::..Ahmet Akı Kaplıcası


Ahmet Akı tesisi 200 yatak kapasitelidir. Konaklama haricinde, 5 adet termal havuz bulunmaktadır. 12 ay hizmet vermektedir.
Adres: Ahmet Akı Kaplıcası Kesenözü Köyü Seben / Bolu
Tel.No : 0 374 414 60 63
Faks No : 0 374 414 60 64

::..Yumnioğlu Kaplıcası


Yumnioğlu tesisi 70 yatak kapasitelidir. Konaklama haricinde, 2 adet termal havuz bulunmaktadır. 12 ay hizmet vermektedir.
Adres: Pavlu Yumnioğlu Kaplıcası Kesenözü Köyü Seben / Bolu
Tel.No : 0 374 414 60 82
Faks No : 0 374 414 62 30

::..ÇATAK KAPLICASI


Göynük ilçesinin 30 km. güneydoğusunda dik yamaçlar arasında, Himmetoğlu köyü yakınında, güzel bir vadide bulunmaktadır. Su sıcaklığı 32 derece, bileşimi kalsiyum bikarbonatlıdır. Romatizma ve siyatik gibi hastalıkların tedavisinde yararlı olduğu belirtilmektedir.
Çatak Kaplıcası, Bolu kent merkezinin 96 km. güneybatısında bulunan Göynük İlçesinin 33 km. güneyinde Himmetoğlu Köyü sınırları içinde Hamam Deresi Mevkiinde yer almaktadır.
Ulaşım karayolu ile sağlanmaktadır. Bolu'ya en yakın havaalanı Ankara ve İstanbul'da bulunmaktadır. Ankara'ya uzaklık 190 km., İstanbul'a 260 km.dir.
Denizden yüksekliği 490 m. dir..
Genel olarak romatizmal hastalıklarda olumlu etkileri görülmektedir.
Geçici Sertlik 19.60 A.S.(Mg++ 4.02 mg), (Ca++ 3.88 mg), (CI-- 7.08 mg), (CO2 33 ppm), PH: 7.72 .36 ºC
http://www.habermudurnu.com

http://www.bolutermalotel.com